DTD Başkanı Onur Küçükakdere demiryolu sektörünün güncel konuları ile ilgili Dünya’nın sorularını yanıtladı
Türkiye’nin havada, karada ve denizyolu taşımacılığında lojistik üs olma sürecini dikkate aldığımızda demiryolunun katkısını nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de demiryolu ağının geliştirilmesi ve genişletilmesi, ülkemizin hava, kara ve deniz taşımacılığında lojistik üs olma hedefine ulaşmada çok önemli rol oynayacaktır. Demiryolu taşımacılığı hava, kara ve deniz dahil olmak üzere farklı ulaşım modları arasında kesintisiz harekete olanak tanıyan, intermodal taşımacılığın önemli bir bileşeni durumunda.
Kapsamlı ve iyi kurgulanmış bir demiryolu ağı, büyük sanayi merkezleri, limanlar ve lojistik merkezler arasındaki yük akışını geliştirebilir. Demiryolu taşımacılığı, özellikle uzun mesafeli kara taşımalarında diğer ulaşım türlerine göre daha uygun maliyetlidir.
Türkiye demiryolu taşımacılığını etkin kullanarak ulaşım maliyetlerini azaltabilir ve küresel ticarette daha rekabetçi hale gelebilir. Demiryolu taşımacılığında, taşınan kargo, ton-kilometre başına daha az emisyon ürettiğinden daha çevre dostu bir taşıma modudur. Bu lojistik operasyonlarda sürdürülebilirliğin sağlanması, olumsuz çevresel etkinin azaltılması, gelecek nesillere bırakılacak çevre mirası açısından çok önemlidir.
Türkiye coğrafi konumu itibariyle, İpek Yolu ve Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T) dahil olmak üzere çeşitli uluslararası ticaret yollarının kavşağında yer alıyor. Verimli bir taşımacılık yapılmasına olanak sağlayan gelişmiş bir demiryolu altyapısı ve sistemi, Türkiye’nin komşu ülkelerle ve ulaştırma koridorları ile bağlantılarını geliştirebilir. Demiryollarımızın geliştirilmesi, ekonomik büyümeye önemli etkiler yaparak, istihdam yaratabilir ve bu alanlarda altyapıyı iyileştirerek Türkiye’nin genel kalkınmasına katkıda bulunabilir.
Demiryolu taşımacılığı, uygun maliyetli, çevre dostu ve verimli ulaşım çözümleri sunarak yol sıkışıklığını azaltırken, ticari bağlantıların iyileştirilmesine de olanak sağlıyor. Bu nedenle demiryolu ağına yatırım yapmak ve demiryolu ağını genişletmek/geliştirmek, Türkiye’nin lojistik hedeflerine ulaşması açısından stratejik bir hamledir.
Demiryolu taşımacılığının Türkiye dış ticaretindeki payı yüzde 1’ler gibi çok düşük oranlarda seyrediyor. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Demiryolu taşımacılığının payı yurt içi taşımalarda yüzde 4 civarında Uluslararası taşımalarda ise yüzde 1 civarındadır. Bu oranların hızla arttırılması için gerekli adımlar hızla atılmalıdır. Demiryolu altyapımız verimli bir taşımacılık yapmaya uygun hale getirilmeli, demiryolu-liman bağlantıları etkin olarak sağlanmalıdır.
Aynı zamanda ülkemizdeki büyük sanayi kuruluşlarına ve OSB’ler de demiryolu altyapısı ile ulusal ağa bağlanmalıdır. Diğer taraftan uluslararası taşımalarda sınır geçişleri kolaylaştırılmalı, komşu ülkeler ile demiryolu bağlantıları tamamlanmalı, birden fazla ülkenin taraf olduğu parkurlarda paydaş ülkelerle ortak regülasyonlar geliştirilmelidir.
Demiryolu liman ve aktarma merkezi bağlantılarının güçlendirilmesi konusundaki öneri ve yaklaşımlarınız nelerdir?
Demiryolu taşımacılığının payının arttırılmasını sağlayacak önemli etkenlerin başında demiryolu – liman bağlantıları geliyor hiç kuşkusuz. Ülkemizdeki 217 adet mevcut liman ve iskelenin 21 adedinde, 295 OSB’nin 13 adedinde ve 12 Lojistik Merkezde demiryolu bağlantısı bulunuyor.
Birçok limanın ve üretim yerlerinin demiryolu bağlantılarını olmaması, karayolu ile kısa mesafelerde dahi yüksek aktarma maliyetlerine yol açmakta ve sanayicilerimizin demiryoluna yük kaydırmasına engel teşkil ediyor. Bu nedenle yük potansiyeli yüksek ve demiryolu taşımasına müsait OSB, üretim merkezi ve limanların demiryolu bağlantıları için farklı yatırım alternatifleri değerlendirilebilir..
Sürdürülebilirlik ve intermodal taşımacılık yönünden demiryolu yatırımların önemi konusunda hangi noktaların altını çizmek gerekiyor?
Öncelikle, özel sektörün demiryoluna yatırım yaparak hizmet kalitesinin artması, verimli ve etkin bir taşımacılık yapılması için sektörde serbest rekabet şartlarının bir an önce oluşturulması gerekiyor.
Demiryolu taşımacılığına verilen destekler kamu-özel ayrımı yapılmaksızın sektörde yatırım yapmak isteyen firmalara eşitlik ilkesine göre verilmelidir. Mevcut demiryolu altyapısının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, limanlara demiryolu bağlantıları yapılarak modlar arası entegrasyonun sağlanması, altyapının verimli bir taşımacılık yapmaya uygun standartlara kavuşturulması gerekiyor.
Bu uzun bir sürece yayılabilecek bir ihtiyaç olduğundan, öncelikle hatlardaki trafiğin yoğun olduğu dar boğazların iyileştirilmesi ile başlanması, deprem gibi acil durumlarda sekteye uğrayacak ana hatların alternatiflerinin mutlaka oluşturulması stratejik ve hızlı fayda sağlayacaktır. Demiryolu yatırımları özel sektör firmaları için cazip hale getirilmeli. Ayrıca sektörün mevzuat eksiklikleri bir an önce giderilmelidir.
Son yıllarda yaşadığımız pandemi ve ardından gelen deprem felaketi ile demiryolunun stratejik önemi bir kez daha ortaya çıktı. Tüm dünyada iklim krizinin ve yeşil bir ajandanın konuşulduğu günlerde hem stratejik olarak hem ticari olarak hem de çevreye etkisi açısından demiryolu taşımacılığımızın geliştirilmesi mecburi bir konudur.
Orta Vadeli Program-OVP ile lojistik sektörünün intermodal taşımacılık ve demiryolu yatırımları konusundaki beklentileri ne oranda karşılanıyor?
11. Kalkınma Planında, Türkiye’nin coğrafi avantajından en iyi şekilde faydalanarak modlar arası (intermodal) ve çok modlu (multimodal) uygulamaların geliştirilmesi, demiryolu ve denizyolu taşıma paylarının artırılması ve entegre bir ulaştırma sisteminin tesis edilmesi şeklinde temel amaçlar belirlenmiştir. 12. Kalkınma Planı çalışmalarında da bu yöndeki çalışmalar 2024-2028 dönemi için de devam ediyor.
Türkiye kendi lojistik potansiyeli ile birlikte; Karadeniz Bölgesi, Orta Asya, Akdeniz Havzası olmak üzere merkezinde olduğu bölgenin potansiyeli de dikkate alındığında, sadece Batı ile Doğu arasında değil, aynı zamanda Kuzey-Güney demiryolu hattında da aktif rol oynayarak ülkemiz makroekonomik dengesine son derece önemli katkılar sağlaması mümkündür. Bu amaçla, demiryolu yük taşımacılığı sektörümüzün kapsamlı bir büyüme stratejisine sahip olması gereklidir.
Orta Koridor ve Kuşak-Yol Girişimi ile ilişkilendirerek demiryolu yatırımlarında strateji nasıl olmalı sizce?
Orta Koridor’daki taşımacılığın geliştirilmesi Kuşak-Yol Projeleri önemli projelerdir ama önceliğimiz kendi sanayicimizi ve ihracatçımızı demiryolu ile uluslararası taşımacılık taleplerini karşılayabilmek olmalıdır. Ayrıca ülkemizi; transit geçiş güzergâhı olmak yerine katma değerli operasyonların geçekleştirildiği uluslararası lojistik ve multimodal taşımacılığın merkezi haline getirmek ülke menfaatleri ve gelecek için daha vizyoner bir yaklaşım olacaktır. Bunun içinde hızla demiryolu-denizyolu-havayolu ve karayolu altyapı entegrasyonu tamamlanmalı, OSB ve üretim merkezleri bu entegrasyona dahil edilmelidir.
DTD’nin rolü ve sektördeki temsil yeteneği hakkında kısa bir özet verebilir misiniz?
Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) bugün ülkemizde demiryolu taşımacılığı sektörünün neredeyse tamamına yakınını temsil etmektedir. DTD başta UAB olmak üzere ilgili tüm bakanlıklar, TOBB, TİM, sanayi ve ticaret odaları, üniversiteler, uluslararası kuruluşlar ile çalışmalarını sürdürüyor.